Giriş: Güveni Kötüye Kullanma Suçu Nedir?
Güveni kötüye kullanma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesinde düzenlenen ve bir kişinin kendisine güven ilişkisi içinde teslim edilen mal veya hakkı kötüye kullanması durumunda ortaya çıkan suç türüdür. Günümüzde özellikle avukat–müvekkil ilişkileri, ortaklıklar, şirket yöneticileri, ticari ilişkiler ve emanet alınan mallar bakımından oldukça sık gündeme gelmektedir.
2026 yılı itibarıyla Türk hukukunda güven ilişkilerinin korunması daha da önem kazanmış; yargı kararlarında suçun unsurları ve ispat yükü daha net şekilde değerlendirilmiştir. Bu nedenle bu rehberde, suçun kapsamını, unsurlarını, cezalarını ve avukatlar için uygulama önerilerini detaylı biçimde ele alıyoruz.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Tanımı ve Hukuki Dayanağı
TCK 155’e Göre Tanım
Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesi güveni kötüye kullanma suçunu şu şekilde tanımlar:
“Başkasına ait olup, zilyetliği kendisine devredilmiş bir mal üzerinde, malikmiş gibi tasarrufta bulunan veya o malın verilme sebebine aykırı hareket eden kişi cezalandırılır.”
Bu tanıma göre suçun oluşması için iki temel şart bulunmaktadır:
1. Malın faile bir güven ilişkisi kapsamında rızayla teslim edilmiş olması
2. Malın verilme amacı dışında tasarrufta bulunulması veya iade edilmemesi
Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Unsurları
Güven ilişkisine dayalı bir teslim olmalı
Emanet alma, iş ilişkisi, ortaklık, kiralama veya bakım amacıyla teslim bu unsuru oluşturur.
Mal üzerinde yetkisiz tasarruf yapılmalı
Fail malı satar, saklar, iade etmez veya kendisine aitmiş gibi kullanırsa suç oluşur.
Kast unsuru aranır
Bu suç sadece kastla işlenebilir. Failin bilerek ve isteyerek güveni ihlal etmesi gerekir; taksirle işlenemez.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Cezası (2026 Güncel)
2026 uygulamalarına göre ceza alt ve üst sınırları TCK 155 doğrultusunda şöyle uygulanır:
1. Basit Güveni Kötüye Kullanma Suçu – TCK 155/1
Cezası:
- 6 aydan 2 yıla kadar hapis
- Adlî para cezası
2. Nitelikli Güveni Kötüye Kullanma Suçu – TCK 155/2
Aşağıdaki kişilerin işlemesi durumunda ceza artırılır:
- Ticari faaliyette bulunanlar
- Meslek gereği mal devralanlar
- Avukat, muhasebeci, noter gibi güven ilişkisi yüksek meslek mensupları
- Şirket ortakları, yöneticileri ve çalışanlar
Cezası:
- 1 yıldan 7 yıla kadar hapis
- 3.000 güne kadar adlî para cezası
2026’da özellikle mesleki güvenin kötüye kullanılması yargı tarafından daha sıkı değerlendirilmektedir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Şikayet
Bu suç şikayete tabidir.
Şikayet Süresi:
- Suçun öğrenilmesinden itibaren 6 ay
- Uzamış zamanaşımı süresi 8 yıl
Şikayet savcılığa veya karakola yapılabilir.
Hangi Davranışlar Güveni Kötüye Kullanma Suçu Oluşturur?
1. Emanet edilen paranın iade edilmemesi
2. Satılmak üzere verilen malın kendine mal edilmesi
3. Avukatın, müvekkilden aldığı para veya belgeyi amacı dışında kullanması
4. Şirket çalışanının şirket malını kendi çıkarı için kullanması
5. Kiralanan veya teslim edilen aracın amacı dışında kullanılması

Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Sık Yapılan Hatalar
Sadece “paramı vermedi” diyerek şikayet etmek
Teslim ilişkisi ispatlanmadan suç oluşmaz.
Sözleşme olmadan şikayette bulunmak
Mesajlar, dekontlar, teslim tutanakları delil niteliğindedir.
Alacak–borç uyuşmazlığını ceza davasına çevirmeye çalışmak
Her borç ilişkisi güveni kötüye kullanma değildir.
Şikayet süresini kaçırmak
6 aylık süre hak kayıplarına yol açabilir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Delil Türleri
Başvuruda kullanılabilecek deliller:
- WhatsApp ve SMS mesajları
- Banka dekontları
- Teslim tutanakları
- Sözleşmeler
- Tanık beyanları
- Hukuka uygun ses ve görüntü kayıtları
2026 yargılamalarında özellikle dijital deliller daha fazla öne çıkmaktadır.
Yargıtay 2026 Eğilimleri Özet
Son Yargıtay kararlarında şu eğilimler görülmektedir:
1. Güven ilişkisi somut delillerle ispatlanmalı
Salt iddia yeterli değildir.
2. Failin mal üzerinde tasarrufta bulunması gerekir
Gecikme her zaman suç sayılmaz.
3. Mesleki güven daha ağır değerlendirilir
Avukatlar, muhasebeciler, bankacılar gibi mesleklerde ceza alt sınırdan uzaklaştırılır.
Avukatlar İçin Pratik Öneriler (2026 Uygulaması)
Profesyonel iş hayatında güvenilirlik, şeffaflık ve hesap verebilirlik, hem bireysel sorumluluğun hem de kurum kültürünün temel yapı taşlarıdır. Bu nedenle, gerek finansal gerek yönetsel süreçlerde belirli ilkelere titizlikle uyulması, doğabilecek uyuşmazlıkların önüne geçmek ve mesleki güveni korumak açısından hayati önem taşır.
1. Teslim işlemlerini mutlaka yazılı hale getirin.
Para, evrak, belge veya herhangi bir değerli unsur devralınırken mutlaka yazılı bir kayıt tutulmalıdır. Bu kayıt, teslim eden ve teslim alan kişilerin bilgilerinin, teslim edilen materyalin niteliğinin, miktarının ve tarih-saat bilgilerinin açıkça yazıldığı bir tutanak niteliğinde olmalıdır. Yazılı kayıt, hem olası anlaşmazlıklarda referans niteliği taşır hem de taraflar arasındaki güven ilişkisini güçlendirir. Sözlü beyanların zaman içinde unutulması veya yanlış hatırlanması mümkündür; oysa yazılı dokümanlar süreçlerin net şekilde izlenmesine olanak sağlar.
2. Mesleki sorumluluk gereği düzenli belge saklayın.
Özellikle finansal işlemler, muhasebe süreçleri, sözleşmeler, ödeme dekontları ve yazışmalar gibi belgelerin düzenli ve sistematik olarak saklanması profesyonel bir zorunluluktur. Bu belgeler yalnızca yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi için değil, aynı zamanda kurum içi denetimlerde, geçmişe dönük analizlerde ve uyuşmazlık durumlarında doğruluk kontrolü yapılabilmesi için kritik önem taşır. Belge saklama sistemi hem dijital hem fiziksel olarak düzenli şekilde kurgulanmalı, erişim yetkileri belirlenmeli ve gerektiğinde hızlı şekilde erişilebilir olmalıdır.
3. Şikâyet ve savunma süreçlerini titizlikle yönetin.
Herhangi bir şikâyet, itiraz veya uyuşmazlık durumunda sürecin profesyonel şekilde yönetilmesi gereklidir. Bu aşamada delil yönetimi büyük önem taşır. İlgili belgelerin, yazışmaların, teslim kayıtlarının ve diğer destekleyici materyallerin eksiksiz biçimde sunulması, hem savunma hakkını güçlendirir hem de süreçlerin doğru değerlendirilmesine yardımcı olur. Nesnel, sakin ve belgelerle desteklenmiş bir savunma yaklaşımı her zaman daha etkili sonuçlar doğurur.
4. Uzlaşma seçeneğini değerlendirin.
Birçok durumda taraflar arasında hızlı, etkili ve yapıcı bir çözüm sunan yöntem uzlaşmadır. Uzlaşma, mağduriyetin giderilmesini kolaylaştırır, zaman kayıplarını azaltır ve olası dava süreçlerinin önüne geçerek tarafların daha olumlu bir zeminde buluşmasını sağlar. Uzlaşmanın tercih edilmesi, profesyonel ilişkilerin korunmasına katkıda bulunur ve gereksiz maliyetleri minimize eder. Sürecin sağlıklı yürütülebilmesi için açık iletişim, iyi niyet ve çözüm odaklı yaklaşım esastır.
Apilex ile Hukuki Süreçlerde Dijital Güvence
Güveni kötüye kullanma suçu gibi malvarlığına ilişkin davalarda belge yönetimi, delil düzeni ve süreç takibi büyük önem taşır. Bu noktada Apilex, avukatlara yapay zekâ destekli hızlı analiz, belge sınıflandırma ve güvenli dijital arşiv imkânı sunarak süreci kolaylaştırır.
Teslim ilişkisini gösteren sözleşmelerin, mesaj kayıtlarının ve dekontların doğru şekilde organize edilmesi; hem şikayet sürecinde hem savunmada avukatlara ciddi avantaj sağlar. Apilex, tüm bu belgeleri otomatik olarak düzenleyerek avukatların daha güçlü, hataya kapalı ve zaman kazandıran bir çalışma biçimine ulaşmasına yardımcı olur.
2026’da hukuk bürolarının dijital dönüşümünde, Apilex bu nedenle önemli bir destek aracıdır.
/
